PASTORİZE EŞŞEK DIŞKISI GURURLA SUNAR :
saptırılmış masallar
Kendilerine anlatılan masallarla yetinemeyen bazı insanlar, hikayeleri hayal gücü ve fantezi dünyasına tekrar sokup çıkartarak baştan yarattılar. Ortaya çıkan sonuçlar ise uyumadan önce dinlemek isteyeceğiniz türden sayılmaz.
Bir kitabı okuduğumuzda ya da bir filmi izlediğinizde “ben olsam bunu daha farklı yapardım” diye hepiniz düşünmüşsünüzdür. Bazı insanlar bunu düşünmekle kalmayıp hayata da geçirdiler; ilk ne zaman dinlediğinizi bile hatırlayamadığınız peri masallarını alıp, kendi yaratıcılıklarıyla süsleyerek baştan yarattılar. Bu yeniden uyarlanmış masalları farklı kılan ise hiç kimsenin mutlu sonu garanti edememesi.
(3 Boyutlu Kabuslar)
Karanlık dünyalara yolculuğu Marvel ve DC Comics’e katılmasıyla başlayan Todd McFarlane, Hulk ve bazı Batman sayılarının yanı sıra, uzun yıllar boyunca Spider-Man’in de çizimlerini yaptı. Başkalarının yarattığı karakterleri çizmekten sıkılan McFarlane, istifa ederek 1992 yılında 10 yıl önce yaratmış olduğu Spawn’ın çizgi romanını yayımlama fırsatını yakaladı. İlk sayısı 1.7 milyon satarak rekor kıran bağımsız çizgi roman Spawn’ın yakaladığı başarının ardından, televizyon ve film yapımcılarının yanı sıra, oyuncak üreticileri de Todd’un kapısını aşındırmaya başladı. Ancak her anlaşma girişimi, üretici firmaların Todd’a tasarımda istediği özgürlüğü sağlamak istememesi yüzünden hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Karakterlerinin oyuncak olarak üretilmesi fikrinden kolay kolay vazgeçemeyen Todd’un kısıtlamalara gelemeyen özgür ruhu burada da devreye girdi ve sonunda çareyi kendi oyuncak firması McFarlane Toys’u kurmakta buldu. Böylelikle hem kendisi 2. boyuttan 3. boyuta geçiş yapmış oldu, hem de hayranlarına, kendisinin de elinde tutmaktan gurur duyduğu, oldukça fazla ayrıntıyı da içeren figürler sunmaya başladı.
1994 yılında başlayarak, sporcu figürlerinin yanı sıra pek çok farklı fantastik canavar serisini üreten McFarlane, masum masal dünyasına ilk müdahalesini 2003 yılında canavarlar serisine eklediği “Twisted Land of Oz” ile yaptı. Bizim bildiğimiz şekliyle köpeği Toto’yla beraber fırtınaya kapılıp Kansas’taki evinden çok uzaklara gelen küçük Dorothy, McFarlane uyarlamasında 18 yaşında gotik bir hatun olmuş. Dorothy'nin eve dönüş yolculuğu bu sefer ne yazıkki hem eğlenerek hem öğrenerek değil, endişe ile takip edilecek türden çünkü Dorothy'nin figürü kendisini gözleri bağlanmış, munchkinlerin saldırısına uğramış olarak gösteriyor. Zavallı Dorothy bir daha asla Kansas'a dönemeyebilir. Dorothy'nin yol arkadaşlarını da ilk bakışta tanımak zor. Korkak aslan, gözü dönmüş bir canavar haline gelmiş, Oz büyücüsünden cesaret istemesine hiç gerek kalmamış. Teneke adamın da bu yeni gözünü kırpmadan öldürebilecek imajına bakılırsa Oz büyücüsünden isteyeceği ilk şey bir yürek olmayabilir. Kargaların saldırısı karşısında ayakta durmakta zorlanan korkuluk ise hala bir beyne ihtiyaç duyuyor olabilir.
McFarlane kontrolündeki masal dünyasında bir sonraki kabus 2005 yılına ait, canavarlar serisinin 4.'sü, Twisted Fairy Tales. Kötü kalpli kurda saf sorular soran Kırmızı başlıklı kız serpilmiş ve büyükannesinin intikamını almak için oldukça kararlı olarak geri dönmüş. Yere bırakılmış ekmek parçalarının ardında anlatılandan çok farklı bir şeker ev var. McFarlane'in Gretel'i ormanda kaybolsa da korkmaz gibi görünüyor. Alman prensesi, kötü cadının içine hapsettiği kafeste şişmanlamakta olan kardeşi Hansel'i kurtarmakta çok zorlanacağa benzemiyor.
McFarlane bu seride İngiliz edebiyatındaki çocuk şiirlerini süsleyen karakterlere de yer vermiş. Peter the Pumpkin Eater da bunlardan biri. Orijinal hikayede karısının kendisini aldatmasından bıkan Peter onu eve kapatır, McFarlane uyarlamasında ise Peter karısını uygun büyüklükteki parçalar halinde bir balkabağının içine yerleştirir. Little Miss Muffet da şiirde yanına oturan örümcekten korkar ancak McFarlane uyarlamasında örümcek Miss Muffet'ın yanına değil üzerine oturmuştur. Bir diğer şiire adını veren ve aynı zamanda Alice Harikalar Diyarında masalından tanıdığımız Humpty Dumpty ise McFarlane tarafından yeniden yaratılmış şekliyle Alice'le dilbilgisi kurallarını tartışmaktan çürüyen vücudunu fark edemeyecekmiş gibi duruyor.
Alice'ten bahsetmişken, masallar içinde en çok sapkın yaratıcılığı tetikleyen de Alice Harikalar Diyarında olsa gerek. Bunun nedeninin orijinal hikayenin de zaten “domuza dönüşen bebek” gibi pek çok korkunç ifade içermesi mi olduğunu yoksa yazar Lewis Caroll'un sapık olduğu yönündeki iddialarla mı ilgisi vardır bilinmez.
Masallar ne kadar çarpıtılsa da değişmeyen tek şey, bazı şanssız karakterlerin hep acı çekmesi olabilir. Bu yeniden uyarlanmış masal dünyalarını çekici kılan belki de yıllarca haksızlıklara uğramış karakterlerine sonunda birilerinin çıkıp intikam alma fırsatını tanımış olmasıdır. Ancak, zaten haksızlığa uğrayanların mutlaka mutlu sona ulaştığı peri masallarında karakterlerin neden hala intikam alma ihtiyacı duyduğu düşündürücü değil midir? Bu uyarlamaların acımasız olduğunu düşünenlere de yıllarca gökyüzünde yaşayan bir "Ay Dede"nin olduğu palavraları yutturulan çocukları hatırlatmak isterim.
3 comments:
selen hanım ne güzel yazmış eline sağlık.
bravo.
bahadır abey kaç para verdin selene
o benim tanıdık haber verseydin pazarlık yapardım.
hatrı sayılır bir ucret almısımdır elbet
Post a Comment