Monday, March 23, 2009

KAPALI OY


kapalı oy her bireyin
baskalarının baskısına maruz kalmadan oy verebilmesi için secilen bir yoldur veya
oyunu bi meta haline dönüştürmemek için.
bunu sağlamanın yoluda kimsenin ne oy attığını başka hiç kimsenin bilememesiyle sağlanır bu kişi istese bile kime oy attığını ispatlayamamalıdır.
ancak herkesin cep telefonunda foto makinesi
var dolayısıyla herkes kendi attığı 
oyu başkasına gösterebilir ve bu sayede nemalananbilir veya
başkaları bu kişiye baskı yapabilir
işin komik yanı ampulu gordunmu bas diye tembihlenen yengeler bile cep telefonuyla foto cekmeyi biliyor
sandıga fotograf makinesiyle girilen hiç bir secim şaibesiz olamaz
yani bu seçim şaibeli daha şimdiden

Sunday, March 22, 2009

LOOSE MOOSE

izleyin izleyin
çok başarılı
bir animasyon
firmasıylla karşı karşıyayız

Saturday, March 21, 2009

ANKARA GÖTÜN KARA,SENİN Kİ BENDEN KARA

velhasılı kelam
ankaraya kesin donüş yaptım

hayatım hızlı değişti
ancak çekirdek ailemin her ferdi hızlı
değişiklikleri sever ve sorun etmez
göçebe hayatın faydaları

ben çekirdek ailem kadar göçebesini
daha görmedim

göçebelik veya mekik dokuma kaderimizmiş
demek ki

bebekken hastalanınca bir gunde goturulup bırakıldıgım yalova yı saymıyorum bile
cocukla anneannesi mutlaka aynı sehirde olmalı yada cocuk yapılmamalı
yada calısmamalı annesi

öncelikle ilkokuldayken ben
babam başladı göçebeliğe
1986 da turizm sektörüne atıldı annemle beraber
ancak annem
ankara da merkezdeydi babam sahada side deydi.
yazında ben gidiyordum yanına annem kalıyordu ankara da

sonra ilkokulun 4. sınıfına ben gecerken annem de gitti side ye
bu sefer anneannemle dedem bize tasındı dedem le en sevdiğimiz program hbb de in living colors dı lastik gibi derdi dedem zencilere
ben kaldım ankara da neden okul karizmaydı cunku ingilizce mingilizce durumları
4-5 . sınıflarda bol bol gittim otobusle hafta sonları
pazartesi sabahı inip ilk iş okula cok gitttim
ya da o dönem kurulan tht (thy yan kuruluşu)
ile pervaneli uçaklarla cuma gece binip pazartesi sabah inerek gidip geldim
her hafta sonu antalya ya giden iş adamları ve gazetecilerden arkadaslarım vardı
pervaneli ucagın kokpitinde bile yolculuk yaptım
odev yapmayı dusunmezdim bile

sonra alanya ya ankara daki evi kapatarak tasındık
ama bu sefer de annem antalya da calısıyordu
ama ev alanya da idi babamın işi de alanya da idi
yazın zaten evde hiç oturmadık
otel açıktı hep çunku
annem hergun gitti geldi antalya ya ki o yolun o zamanki adı ölüm yolu idi
ama hala annem kadar iyi bir kadın şoför görmedim ömrümde
1 sene alanya da okuduktan sonra okulu begenmedigimizden
antalya ya tasındık gene babam alanya da kaldı bu sefer de
hafta sonları alanya gittik geldik her sene ben lise den mezun olana kadar
bir de daha da kotusu annem alanya daki işinden istifa edip alanyada çalışmaya başladı
allahtan kışın çalışmıyordu.

sonra uni de bayaa sabitlendim gene anakara da
ancak uni den sonra lanetli mesleğimi icra etmeye
istanbula tasındım bu sefer de japonumu
ankarada bıraktım
cumartesi de calıştıgım için
bu sefer
gunubirlik ankara seferlerim başladı pazar gunleri
bu arada emer sayesinde annem biraz kendini sabitlemiş antalaya da yasıyordu kışları


en sabit gunlerim en hareketsiz gunlerimi askerde gecirdim
askerden sonra gene istanbul
gene ankara git geli
ve bu arada emer de istanbulda oldugundan
annem tekrar başladı hareketlenmeye
"boşa durma boşa çalış"
diye bir suru insanı egitip iş sahibi etmek için
tekrar dokuldu yollara
hala da yollarda alanya manavgat antalaya marmaris ve istanbul ve ankara hattında annem
ben bu yaşımda o hıza yetişemem
babam nispeten sabitledi kendini o da
dedemin hastalıgı yuzunden
ankara alanya yatı sık sık bu donemde
en sabit tabii ki emerdi

tabii ki bu kadar hareket etmek bana yer yadırgama gibi bir dorun olamdıgını gosterdi
çalışabilmek için illa ortam saglanması gerekmedigini gosterdi
hayatı idame edebilmeyi
kendi kendine bakabilmeyi
cabuk adapte olmayı ogretti
ki bir duru baska pratik seyde ogretti
aile olmak için illa bir arada olamk gerekmedigini ki bence
bizim ki cok daha saygı ve sevgiye dayalı cunku ayrı olmak
hep onceliği ailemden yana kullanmamı ogretti
gecirilen zamanın kıymetini

şimdi ben yerleşik duzene geciyorum hayatımda hiç olmadıgı kadar
ben kendimi hiç bir yere ait hissetmeyen ben
tekrar gri şehir ankaralı oluyorum
ama hayatımdaki en guzel şey olan japonuma kavuşuyorum
umarım bocalamam
her evde diş fırcası bırakıp sonrasında hangisinin kendisinin oldugunu bilmeyen ben
kendine ait bir yere yerleşmeye çalışacak
ama
bence değişiklik iyidir
bu değişiklik beni sabitlese bile iyi

ama kurtlandıgımda kacacak yerlerim cok emer var istanbulda
alanya da babam
anama da rastlarım turkiyede bir yerlerde

BU ARADA

HİÇ SÜPHESİZ Kİ ANTALYA DÜNYANIN EN GÜZEL YERİDİR

YAPARSA DA HOCA YAPAR

daha türkçe konusamayan adamlardan belediye başkanı yapmayın

Tuesday, March 17, 2009